bugün

entry'ler (6)

yalnız yaşamak

kışları eşortman, yazları boxer’la evin içinde dolanmaktır. çift kişilik yatak büyük geldiği için koltukta yatmaktır.*
bir tencere yemek pişirip 3 gün aynı şeyi yemektir. haber spikerine “sen saçını mı kestirdin” diyip televizyonla sosyalleşmeye çalışmaktır. kendi başına pes turnuvası yapmanın anlamsızlığını fark edip kariyer modunda oynamaktır. alış verişten dönünce elinizdeki torbalara rağmen cepten anahtarı bulup kapıyı açma eziyetini yaşamaktır, aynı torbaları elinizden alacak kimse olmadığı için eve ayakkabıyla girmektir. bir gün biri gelir izleriz diye evi film deposuna çevirip hiçbirini izlememektir. tadından değil de tatsızlığından artık yenmeyen durumdur.

bundesliga

kendisine bir zamanlar burun kıvrılsa da, heyecan açısından -*- premier lig'in ardından gelmektedir. ayrıca bu alman milli takımı nasıl her şampiyonada başarılı oluyor diyenler, cevabı bu lige biraz göz gezdirerek bulabilirler. bu ligde bir yıl içerisinde, ceza sahası dışından atılan gol sayısı, bizim ligin 5, diğer majör liglerin 2 katı kadardır. frikiklerde sert kesme diye tabir edilen ortalara vurulan kafalar ile atılan gol sayısı ise, bizim ligin 3 diğer liglerin 1,5 katı kadar. ne diyelim, nazar etme ne olur, çalış senin de olur. adamlar sadece şut antremanı ve duran top organizasyonu çalışıyorlar mübarek. sanki fifa oyununda tek bir gol atma yöntemi olup, sürekli gol atan gıcık rakipler gibi, antipati kazanmaları pek normal aslında. hatta ben de gıcık oldum şimdi bak.

justin bieber

itü kantininde türkiyenin en büyük veli toplantısının yapılmasına sebep olmuştur.

zimbardo deneyi

her insanin gerekli sartlar olusursa ve kontrolsuz guc verilirse zalimlesebilecegini gostermisti bu deney. ayrica dunya'da iyi insan kotu insan diye bir seyin olmadigini, bir cok seyin sartlardan (power of situation) ibaret oldugunu gostermisti.

deneyi bitiren de soyle bir olaydir: deney devam ederken zimbardo'nun o zamanlar nisanlisi olan kiz olay yerine gelir ve olanlari gorunce sok olur. kiz kendisi de o siralarda psikoloji'de doktora yapmaktadir. kiz deneyi gorunce "burada ne cehennemler donuyor lanet olasi" diye kizar. zimbardo da "sevgilim gormuyor musun deney yapiyoruz" der. kiz "peki su deneyde su ana kadar neler ogrendin?" diye sorar. zimbardo da "insanlara sinirsiz guc verince ne kadar canilesebileceklerini gordum" der. kiz da "peki deneyi niye sonlandirmiyorsun?" der. zimbardo da "belki daha net sonuclar elde ederim" der. kiz "aslinda burada deneye tabi tutulanin kendin oldugunu gormuyor musun?" der. zimbardo "nasil yani?" deyince kiz da "bu deneyin sahibi sensin, yani deneyin baslayip bitirilmesi senin kontrolunde, yani deney uzerinde senin sinirsiz gucun var, insanlarin aci cektigini goruyorsun ama hala deneyi durdurmuyorsun. demek ki deneydeki deneklerden biri de sensin" der. zimbardo uykusundan uyanmistir artik ve deneyi iptal eder.

evlilik

şüphesiz çok güzel bir müessese. bunca arkadaşım yanılıyor olamaz çünkü, hepsine fazlasıyla mutluluk diliyorum.

yalnız onlar evleniyor da, bu düğün fotoğrafları bana eziyet oldu, dert oldu. açıp bakmadan da duramıyorum. bu düğünlerde dış ortam çekimlerinde yaratıcılığı zorladıkları sürece benim elim gidiyor açıp bakıyorum fotoğraflara. birkaç klişe poz var, mesela damadın elinde balonlar, zıplıyor. hanimiş de damat uçuyormuş. kim buldu bunu da, herkesin acayip hoşuna gitti anlayamıyorum ama herkes bu pozu vermek için sıraya girmiş galiba. gelinle damadın stüdyonun kapısına bakıtığı pozun arkasına şelale görseli koyulmasından evla tabii de, ne bileyim. balonla uçmak, neyse...

sonra damat işte böyle napıyorum ben pozlarında, gelin de istediğini elde etmiş fettan gibi. bu pozlar da çok tutmuş. sonra gelin çiçeğini fırlatıyor, arkada bir grup arkadaş tutmak için perişan olmuş pozu. yaratıcılık uğruna ya rab, ne pozlar veriliyor.

facebook'um 2012 gelinlik modelleri dolu, bir akşam beklerim duvara yansıtıp bakarız. bir tanesi de tanışmalarından bu yana olan fotoğraflarından video yapmış, power point sunumu gibi. izlemeyenler, yeniden izlemek isteyenler için diye de eklemiş, valla baktım 120 kişi beğenmiş sonuna kadar da izledim bir hikmet vardır diye, yoktu.

iz bırakan kitap cümleleri

"sanat neye yarar? zamanın içinde, hayvani mantığa indirgenmesi pek mümkün olmayan duygusal bir yarık açarak, şimşek gibi gelip geçen kısacık bir an bizde kamelya yanılsaması yaratır. sanat nasıl doğar? tinin duyumsal alanı yontma kapasitesinden doğar. sanat bizim ne işimize yarar? duygularımızı şekillendirir ve görünür kılar. bunu yaparken de özel bir biçim dolayısıyla insani duyguların evrenselliğinin somut örneği olan bütün eserlerin taşıdığı sonsuzluk damgasını duygularımıza basar."

(bkz: muriel barbery)
(bkz: kirpinin zarafeti)